Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, genç subaylık yıllarından vefatına kadarki sürede bazı hastalıklara maruz kaldığı bilinmektedir. Bunlar içinde en önemlileri, böbrek rahatsızlığı, sıtma, kalp spazmı, kulak ameliyatı ve vefatına götüren süreçteki siroz rahatsızlığıdır. Özellikle Trablusgarp, Balkan Savaşları ve Cihan Harbi dönemlerinde düzenli beslenememesi de dahil olmak üzere, sağlığıyla ilgili birtakım olumsuz gelişmelerle karşı karşıya kalmışsa da, diğer pek çok asker gibi zamanın şartlarının da etkisiyle, bu rahatsızlıkları üzerinde fazla durmamış, duramamış, hatta bunları yeterince önemsememişti. Bunda, hastalıklarının çok ciddi boyutlarda olmaması ve genç yaşının da etkisiyle bunlardan etkilenmemesi önemli bir etken şeklinde değerlendirilebilir. Ancak yaşının ilerlemeye başladığı Millî Mücadele ve Cumhuriyet dönemlerinde, Paşa’nın rahatsızlıklarında önemli miktarda artış ve ciddiyet gözlemlenmeye başlanmıştır. Bundaki en önemli kırılma anlarından birisi, Millî Mücadele’den Cumhuriyet’e geçiş döneminde ilk kalp spazmını geçirmesi ve bunun hayatının sonraki evresinde birkaç kez tekrarlamasıdır. Ancak bilindiği üzere hayatının son dönemindeki en önemli rahatsızlığı, karaciğerin iltihaba bağlı aşırı büyümesi ve fonksiyon görememesi olarak da bilinen sirozdur ve kendisini vefata götüren asıl rahatsızlıktır.
Büyük Adam’ın rahatsızlıklarını takip edebileceğimiz birkaç seçkin eser arasında, en önemlisi, şüphesiz ki “Atatürk’ün Nöbet Defteri” adlı kitaptır. Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü tarafından 1955 yılında yayınlanan bu eserden, Atatürk’ün 1931 yılından vefatına kadarki 8 yılını takip edebilmek mümkündür. Eserde gün gün düşülen notlar, hastalıkları hakkında da önemli bilgiler sunmaktadır. Hizmetinde bulunan doktorların gün gün tuttukları notlar, bu 8 yıllık sürede günlük olarak ziyaretinde bulunan insanlardan, hastalığına kadar pek çok bilgiyi muhtevidir. Ancak eser metin şeklinde olmadığı için, bir bütün halinde anlatımı içermemektedir. Bu yönüyle bakıldığında konuyla ilgili en önemli eserlerden birisi, şüphesiz ki 1924 yılından itibaren Çankaya Köşkü’nde görev yapan ve yakın hizmetinde bulunan, 1934’den vefatına kadar ise Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği yapmış olan Hasan Rıza Soyak’ın “Atatürk’ten Hatıralar adlı anılarıdır. Bu anılar, en yakınında bulunması ve Köşk’ün genel sekreteri olması hasebiyle son derece güvenilir bilgileri ihtiva etmektedir.